Blog

Bali Spirit Yoga Festivali

Yoga

Bali Spirit Yoga Festivali

Bali Spirit Festival dans ederek, nefes alarak, sarılarak, yoga yaparak, korkmadan birbirinin gözlerinin içine bakarak, kalpten paylaşarak kendini ifade eden, farkındalığı artmış ve aydınlanma yolunda adımlar atan insanları bir araya getirmeyi amaçlayan öncü, uluslararası ve bütünsel bir sağlıklı yaşam ve dünya müziği festivali.

Bir yoga sever için tam anlamı ile cennet denilebilecek Ubud’a 20 dakika mesafede, muhteşem bir resort olan Yayasan Bali Purtani’de gerçekleşiyor, bir hafta boyunca sürüyor ve 500’den fazla ders ve atölye gerçekleşiyor. 

İki sene önce Bali’ye gitmeye niyet etmiş ve sevdiğim, takip ettiğim yoga eğitmenlerinin Bali içerikli Instagram postlarını kaydetmeye ve biriktirmeye başlamışım bile. Bali Spirit Fest’e gönüllü çalışma başvurum kabul edilince dedim ‘O zaman bu zaman!’ ve biletimi aldım.

Festival 24 Mart Pazar akşamı yoga camiasının mabedi olan Yoga Barn’da kombuchaların, hindistan cevizi sularının su gibi aktığı bir parti ile başladı. Ben festivalde çalışacağım için oryantasyon toplantısına katılmak üzere bir gün önce vardım.

Festival’in olduğu bölgede çoğunlukla pahalı resortlar olduğundan Ubud’un merkezinde bir konukevi’nde kaldım ve festivale ulaşım için bir scooter kiraladım. Aslında Ubud’un merkezinden birkaç noktadan, gün boyu festivale ulaşım için servisler kalkıyor ancak bana en yakın olan durak 20 dakika yürüme mesafesinde olduğundan ve bu saatlere bağlı kalmak istemediğimden ben bu yolu seçtim. Trafik ters taraftan aktığından ve çok harika bir şöför olmamamdan dolayı çok kolay da olmadı. 🙂

Festivalde çalışmanın en güzel yanlarından biri bir gün öncesinden alanda olup tüm sahne ve alanları keşfetmek ve festival başladığında herşeye hakim olmak.

Fastival başlamadan önceki gün tüm gönüllü çalışanların bir araya geldiği, görev dağılımlarının yapıldığı, alanın gezildiği, festival ile ilgili pratik bilgilerin verildiği ve genel bir tanışma, kaynaşma ortamının oluştuğu bir oryantasyon buluşması oluyor. Bu buluşma Cumartesi yarım gün kadar sürdü.

Çalışacağım ekip daha önceden belli olmuş ve bana e-posta ile iletilmişti; Abundance Lounge. Bu sabah ekip liderimiz ve ekibin kalanı ile tanıştım ve görevli olduğumuz Abundance Lounge’a geçtik. Burası daha fazla para ödeyerek Abundance (Bolluk) Bileti alan kişiler için ayrılmış alan ve ben de lounge içerisinde yer alan kıyafet değiştirme odası, tuvaletler ve akşamları hizmet veren barın organizasyonundan sorumlu ekipteydim. Bu ekibi organize eden 3 lider seçildi, daha önceki festival ve iş deneyimlerim sayesinde liderlerden biri oldum. Olmaz olaydım! 🙂

Her işte olduğu gibi söylenince havalı duran bu görev beni hiç memnun etmedi. Bhakti Fest’te Vendor Check-in’de çalışmıştım; yani alanda yer alan tüm standların festivalden önceki gün girişlerini yapmıştım. Çalışma saatlerimin çoğunu festival başlamadan doldurduğumdan festivalde bolca vakit geçirebilmiştim. Bu görevde her gün 5 saat çalışmamın yanında sürekli birilerini organize etmemiz ve başka ekipler ile iletişim halinde olmamız gerektiği için bu 5 saat dışında da alana uğramam veya whatsapp grubundan iş takibi yapmam gerekti.

Bhakti Fest çok daha küçük bir festival olduğundan vardiya saatlerini kendimiz aramızda ayarlamıştık, ancak bu sefer vardiyalarımız de önceden belirlenmişti. Benim çalışma saatlerim hep öğleden sonraları 13:00 – 18:00 arasıydı, bu nedenle sabahları 2, yetişebilirsem 3 derse katılmaya vaktim oluyordu. Sonrasında iki günümü sabah saatleri ile değiştirdim ve bir gün akşam vardiyası da bana yıkılınca ertisi gün izinli olarak tüm gün festivalin tadını çıkarttım.

Gönüllü çalışma konusu ile ilgili daha önce detaylı olarak yazmıştım okumak isterseniz. Bu festival sonunda ne herhangi bir festivalde, ne de kendi iş hayatımda ‘yönetici’ olmak istemediğime ve basit işlerle daha mutlu olduğuma bir kez daha karar vermiş oldum.

Yoga festivallerinin en sevdiğim yanı dünyanın her bir yanından çok özgün hocalar ile tanışmak ve pratik yapmak, bedeni ve zihni özgürleştiren çok farklı çalışmalara katılabilmek, sağlıklı ve inanılmaz lezzetli yemekler yemek ve tüm gün çıplak ayak özgürce dans edebilmek.

Festival programı çok dolu, dersler daha doğrusu ‘deneyimler’ arasından seçim çok zordu. Gitmeden kafamda bir plan yapmış ve katılmak istediğim dersleri eklemiştim ama gittiğimde biraz günün hissiyatına göre seçimlerimi yaptım. Genelde bu festivallerdeki amacım mümkün olduğunca farklı ve özgün şeyler deneyimlemek.

Watsu su içerisinde uygulanan, masaj, eklem hareketliliği, shiatsu, kas germe ve dans unsurlarını birleştiren bir uygulama.

İlk gün Watsu ile başlangıç yaptım. Benim için çok derin, şaşırtıcı ve merak uyandıran bir deneyim oldu. Ağrı sendromları, yaralanma veya ameliyat sonrası özel hareket kısıtlamalarına yönelik bir iyileşme süreci için tedavi yöntemi olarak kullanıldığı gibi rahatlama, bırakma, ve sessiz meditatif durgunluk deneyimini de amaçlıyor.

Öncelikle uygulamayı yapan hoca suyu öyle bir anlattı ki hayran kaldım. Aslında dışarıdan su üzerinde rahatça süzülüyormuş gibi görünüyorsunuz ancak suyun hafıza ve rahim ile bağlantısından dolayı çok derin tarmvalar veya hisler su yüzüne çıkabiliyor. Ben çok hızlı bir şekilde derin bir meditasyona girdiğimi hissettim ve sadece hissettim.

İlk kez eşli bir nefes çalışmasına katıldım; seans boyunca üç kez eş değiştirdik, her seferinde daha da yakınlaşıp üçüncü eşte karşılıklı kucak kucağa oturduk ve birbirimizin gözlerinin  içine bakarak nefes aldık.

Öncelikle daha önce deneyimlemediyseniz birinin gözlerinin içine uzun süre bakmak oldukça yorucu, zor ve rahatsız edici. Bu tarz çalışmalara artık yeterince katılmış biri olarak hala rahatsız oluyor ancak rahatsızlığımla kalabiliyorum. Daha önce katıldığım festivallerde çok güçlü ve bana ruhsal kapılar açan nefes çalışmalarına katılmıştım ancak hep gözlerim kapalı ve tek başıma yatıyordum. Bu rahatsızlıkta derin nefesler almak ve bu yoğunluğu başkasının gözelerinin içine bakarak hissetmek oldukça ilginçti. İkinci partnerimde tüm bedenim uyuştu ve eş değişirken ayağa kalkmakta zorlandım.

Nefes çalışmasında tüm evreni, evrenin kalp atışını ve onunla bir olduğumu hissettiğim anlar olmuştu, bu sefer dünyanın göz bebeğini gördüm! Nefes gerçekten çok güçlü ve nasıl basit bir nefes çalışması ile bunlar hissedilebiliyor beni her seferinde hayran bırakıyor.

Afrika’ya taşınarak Kenya gençliğine, yoganın dönüştürücü gücü ile hayatlarını öğrenme, katkıda bulunma ve değiştirme konusunda güç vermeyi amaçlayan African Yoga Project’i kuran Paige Elenson dersine ve kendisine hayran kaldığım hocalardan biriydi.  

Afrika’da yaşarken yoga pratiğine kattığı müzikler ile Afrikalı bir dj eşliğinde aşağı bakan köpekte kalçalarımızı salladık ve African Beat Yoga yaptık!

Ders başlamadan önce anlattığı bir hikaye çok hoşuma gitti. Orada yaşarken Afrikalılar’ın müzik zevkinden ve dans tutkusundan çok etkilenip daha fazla müzik dinlemeye ve dans etmeye başlamış. Bir süre sonra da sabahları çocuklarını uyandırmak için bu yöntemi kullanmaya başlamış; müziği açıp, kalçalarını sallamak! Çocukları her sabah müziğin sesini duyup, yataktan kalkıp, annelerini salonda dans ederken görerek uyanıyorlar! Ne harika ve mutlu bir anı! Bu beni gerçekten çok etkiledi, bir gün çocuklarım olursa böyle uyandıracağım kesin! 🙂

Festivalin en can alıcı deneyimleri Ubud’daki yoga topluluklarının popüler ritüelleri olan Kakao Törenleri ve Ecstatic Dans seanslarıydı.

Kakao törenleri, dünyanın her yerindeki yerli kültürlerin kullandığı en eski bütünsel şamanik şifa uygulamalarından biri. Kökeni binlerce yıllık Orta ve Güney Amerika’daki Maya ve Aztek geleneklerine dayanıyor.

Saf kakao, insanların içsel uyanış, iyileşme ve yaratıcı rehberliği güvenle deneyimleyebilmesi için kalp açıcı bir ilaç olarak manevi, tıbbi ve tören amaçlı kullanılıyor. Bu tür iyileştirme törenleri, sağlığı yeniden kazanmak için vücuttaki enerjileri yeniden dengelemeye çalışıyor. Bununla birlikte, diğer şamanik deneyimlerden farklı olarak, kakao içmek halüsinatif bir etki veya “beden dışı” saykodelik bir deneyim yaşatmıyor. Bunun yerine nazikçe kalbimize dokunarak duygusal merkezimize, yani kalbimize, Anahata çakrasına doğru içsel bir yolculuğa yönlendirmek için kullanılıyor.

Kakao töreni bir şaman tarafından yönlendiriliyor ve kakao, niyetlerin belirlendiği, olumsuz duyguların serbest bırakıldığı, kendimize ve vücudumuzdaki sevgi dolu enerjiye bağlandığımız kutsal tıbbi bir ritüel eşliğinde içiliyor.

Niyetlerimizi diledik, dualar ettik, ses şifalarıyla birlikte şarkı söyledik ve sonra niyetlerimizi kendimizden geçmiş bir şekilde dans ederek ifade ettik. Ben çok keyifli içsel bir deneyim yaşadım, ayrıca kakao gerçekten çok güzel!!!

Bilinçli bir dans hareketi olan Ecstatic Dans Bali’deki yoga camiasının önemli etkinliklerden biri. Ecstatic Dans partileri özgürce ve yargılanmadan hareket etmek isteyen yogiler, topluluk halinde dans ve hareket etmeyi seven ama bunun için uyuşturucuya ihtiyaç duymayan hippiler, doğaçlama sevenler, enerji şifacıları, terapistler, uzun süredir seyahat eden gezginler, sadece rahatlamak, bırakmak, bağlantı kurmak ve dans etmek isteyen herkes için bir alan oluşturuyor.

Bir sistemi veya yöntemi bilmeye gerek kalmadan, zihni serbest bırakarak, bedenin içsel bilgeliğinin ele geçirilmesine izin veren bir meditasyon aslında.

Bu iki deneyim bana yeterince dans edemediğimi ve bedenimi yoga yapmak dışında özgür bıraktığım başka bir alan olmadığını hatırlattı. Dans etmek için sadece gece dışarı çıkmak zorunda olmak çok kötü ki gece partilerinde veya gece klüplerinde de doğru düzgün dans edilmiyor, sadece sallanılıyor. Kesinlikle daha fazla dans etmem gerektiğine karar verdim!

‘Ubud’a gidersem mutlaka bu kafelere gitmeliyim’ dediğim tüm mekanların yemek alanında bir standı vardı, o nedenle gönüllü çalışma kapsamında her ne kadar yemek hakkımız olsa hepsinden mutlaka bir öğün yedim. 

Her gün mutlaka favori restoranım Zest’in havuz başındaki barından kakao içtim. Burası Ubud’daki favorim kafem oldu zaten. Alchemy’nin her gün mutlaka bir öğünmü yediğim salata barı, Sayuri’nin Dragon Fruit Kasesi, Kafe’nin Moringa Topları ve Bana Bread’i (Muzlu Ekmeği) ayaklarımı yerden kesen lezzetler oldu.

Festival hem mümkün olduğunca deneyim edinmeye çalışma hem de çalışma saatlerinde yerimde bulunma arasında bir koşturmacada geçti.

Sanırım bu sefer gönüllü çalışma işi bana biraz fazla geldi. 🙂 Girdiğim derslerden, yaptığım derin pratiklerden sonra iş başına koşturmak yerine biraz oturup sindirmek, yazmak, dinlemek, dinlenmek ve paylaşmak istedim ancak buna pek vaktim olmadı. Artık son gün çok yorulduğumdan bir derse girmeye halim dahi kalmadı.

Ders veya iş arasında boş olduğum anlar olur ise havuz ve havuz kenarı takılmayı en sevdiğim yerdi. Bir de havuz yanında bir açık duş vardı ki hayalimdeki duş orası. 🙂 Havuzun arkasındaki spa da dinlenme ve yenilenme alanlarımdan biriydi. Yemek alanında bulunan Coco Love Stage’ ise hep en güzel müziği çalan favori sahnemdi.

Birbirinden farklı ve yeni deneyimler yaşadığım, ilham veren insanlarla tanıştığım, lezzetine doyamadığım yemekler yediğim, keşiflerle dolu, olduğum yer ve nereye gitmek istediğim konusunda netlik kazandığım ve bunu da dans ederken yaptığım cennetin içerisinde harika bir festivaldi.

Kendinizi yeniden keşfetmek ve sınırlarınızın dışına çıkmak için mutlaka bir yoga festivaline gitmenizi öneririm.

Bu deneyimi tek başına yaşamak sizi biraz korkutuyor ve size katılacak birilerini bulamıyorsanız da çok yakında bir sürprizim olacak!

Yeni deneyimlere açık olacağınız ve bol dans edeceğiniz bir yaz dilerim.

Deniz Orbay.

Yorumlar (3)

  1. […] Müzik ve dans festivalin kalbi ve ruhu. Festival 7 gün sürüyor ve oldukça dolu bir programa sahip. Ecstatic dans seansları ve cacao seramonileri en keyif aldığım, özgürleştiğim ve açılımlar yaşadığım deneyimlerdi. Afican Beat Yoga‘da da aşağı bakan köpekte Afrika’lı bir dj eşliğinde kalçalarımı sallamak çok güzeldi. Bolca dans etmek, nefes almak ve özgürleşmek için harika bir festival. Tüm festival deneyimini okumak isterseniz buraya tıklayın. […]

  2. […] sene Nisan ayında gönüllü çalışan olarak katıldığım Bali Spirit Fest ile sezonu açtıktan sonra bir festivale daha gitmeye pek niyetim ve halim yoktu ancak Yoga […]

  3. […] vazgeçmem sonucu bu festivallere gitmem pek mümkün olmadığı için Bhakti Festivali ve Bali Spirit Fest‘de gönüllü olarak çalışarak harika deneyimler yaşamış ve seyahat […]

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir