Turistik Olmayan Milano Keşif Rehberi
21 Kasım 2017 2017-11-21 7:45Turistik Olmayan Milano Keşif Rehberi
Turistik Olmayan Milano Keşif Rehberi
Milano’da iki sene yaşadım, sonrasında şansıma hep Italyanlar ile iş yaptım, çok kez gittim- geldim ve bağım hiç kopmadı. Son gidişimde dedim ki Milano’yu yeniden keşfe çıkayım, yürümediğim yolları, gitmediğim barları, kafeleri bulayım.
Genelde hep yeni bir yer görme ve keşfetme telaşında olsam da iş veya başka bir nedenden bir yere ikinci, üçüncü gidişimde tamamen farklı keşifler yapmaya çalışıyorum.
Bazen oralı olmadığım bir yerde kendimi yerel hissetmek, gittiğim yerde favori barımın, kahvaltı etmeyi sevdiğim bir yerin hatta koşmayı en sevdiğim parkurun, bayıldığım bir yoga stüdyosunun olmasını seviyorum. Italya’da da durum böyle ve genel olarak kendimi hiç yabancı hissetmiyorum, Türkiye kadar belki daha fazla yerini gezmiş olabilirim. Ancak keşfetme arzusu peşimi bırakmıyor ve yeni ne var, farklı ne görebilirim diye arayışa düşüyorum.
Klasik Italyan seçimlerinden sıkılırsanız veya biraz daha farklı keşifler yapmak isterseniz bu yazıyı okumaya davet ediyorum.
Öncelikle Air Bnb’den Moscova durağına ve Parco Sempione’ye beş dakika yürüme mesafesinde harika bir ev kiraladım.
Evin konumu sayesinde ilk kez Milano’da China Town (Çin Mahallesi) olduğunu keşfettim, meğersem hiç o taraflara gitmemişim. Şunu da ekleyeyim, ben Milano’da yaşarken Facebook, Google Maps filan yoktu, ben de zaten bu kadar meraklı ve kaşif ruhlu değildim. Seyahat öncesi Tortona bölgesini keşfetmek üzere işaretlemiştim, buna China Town’ı da eklemiş oldum.
Cuma
19:00
İlk gün yemek öncesi bir Aperitivo ile keşfe başladım ve tercihim çok şık bir barı ve restoranı bulunan, aynı zamanda bir Spa ve havuzu olan Ceresio 7 oldu.
Normalde yakınlarda sevdiğim Parco Sempione içerisinde yer alan Living veya sokaklara taşan kalabalığı ile oldukça popüler, Milano’nun Lucca’sı Radetszky tercihim olurdu. Ancak bu seyahatteki amacım tamamen yeni keşif, bu nedenle yine bana oldukça yakın ve son zamanlarda çok popüler olduğunu duyduğum Ceresio 7’a gittim. Yakın olmasının yanı sıra teras barı olması ve gün batımı eşliğinde bir kokteyl içme fikri tercih sebebim oldu. Ancak hava kararma saatleri git gide erkene çekilmeye başladığından tüm hesaplamalarıma rağmen geç kaldım ve güneşi yolda batırdım. Barda kendime bir yer buldum ve Aperol Spritz’imi sipariş ettim. Kokteyl menüsünde farklı seçenekler olmasına rağmen yanımdakiler Spritz sipariş edince ve gerçekten mükemmel bir sunum ile gelince vazgeçemediğim sevdiğimden. Yemek öncesinde de çok ağır birşey içmek de istemedim. Sonrasında hepsi çok taze ve lezzetli ufak atıştırmalıklar gelmeye başladı; focaccia arasında proscuittolar, minik kanepeler… Tam kıvamında, kaliteli, atıştırması kolay ve keyifli seçeneklerdi. Barda birkaç Spritz ve sohbet sonrası ayrıldım ve Moscova metro durağına doğru yol aldım.
20:45
Akşam yemeği için Italyan bir arkadaşımla buluştum, seçimi tamamen ona bıraktım. Fishbar’a gittik, burası ismine gayet uygun tam anlamıyla bir ‘balık barı’; menüsünde ceviche, somon tartar, ton balıklı taco, fish & chips, lobster roll gibi farklı mutfak ve ülkelerin deniz mahsüllü tabakları bulunuyor. Ufak, rahat ve çok keyifli bir mekan. İç kısmında, bar sandalyelerinde yüksek ve paylaşımlı bir masada oturduk. Tüm yemek seçimlerinde restoranın sahibi bize tavsiyeler verdi, muhteşem bir de beyaz şarap önerdi.
Cumartesi
09:00
Ertesi gün biraz ter atmak, esnemek, uzamak ve rahatlamak amacı ile yogaya gitmeye karar verdim. Genelde seyahat ederken spor yapıyor ve fırsat olursa yoga stüdyolarını deniyorum. Milano’da yaşarken hiç yoga yapmamışım, hiçbir fikrim yok. City Zen’e doğru yola çıktım ve içeri girdiğim andan itibaren ‘zen’ havasına girdim bile. Yüksek tavanlı, bol ışık alan aydınlık, yere kadar cam ile kaplı çok büyük bir stüdyo. Gittiğim en iyi stüdyolardan biri, hayran kaldım.
Ders konusunda da bir çılgınlık yapıp bir kez deneyip pek de sevmediğim Bikram Yoga dersine girdim. Bikram; 40° sıcaklıkta birbirini takip eden 26 yoga hareketi ve 2 nefes egzersizinden oluşan bir yoga çeşidi. Sevmememin sebebi çok sıcak olması ve tabii ki bunalmam, hareketlerin iki kez tekrarlanmasını sıkıcı bulmam ve bir akış içerisinde olmaktansa daha statik olması. Durma problemim var yani:) Bu sefer çok hoşuma gitti; hem ortam, hem Italyanca bir derse gitmek ve birkaç yeni kelime daha öğrenmek. Bir de her zaman dediğim gibi hoca gerçekten yaşadığınız deneyimi farklılaştırıyor.
Yogamı yapıp rahatladıktan sonra oturma alanına geçtim; favorim Yogi Tea çaylarından ve sonrasında arayıp bir türlü bulamadığım, aşırı lezzetli bir kavanoz dolusu Fio Di Loto Biscotti Rustici kurabiye var! Burada biraz vakit geçirip, çayımı içip dinlendikten sonra sağlıklı bir kahvaltı yapmak için yakınlarda neresi vardır diye sordum ve yola koyuldum.
12:00
Crocetta yolunda bulunan Buono Fresco Naturale iyi, taze ve doğal seçenekler barındıran tatlı ve sıcak bir atmosfere sahip bir kafe, take-away restoranı. Çeşitli smoothie ve juice seçenekleri de bulunuyor.
Bir de yol üzerinde Pasticceria Paradiso (Cennet Pastanesi) diye bir yere rastladım, vitrininden gördüğüm kadarı ile oldukça tehlikeli ve lezzetliydi.
14:00
Sonraki durağım Tortona’ya yürüyerek ulaşmak amacı ile yoluma Navigli üzerinden devam ettim, Antika Pazarı’na uğradım ve bundan tam 6 sene önce aldığım, en sevdiğim el boyaması tabaklarımın makarna için olanlarını bulup iki tane aldım. Her ayın son Pazar’ı düzenleniyor.
15:00
Tortona hakkında kısaca bilgi vereyim; burası eski bir sanayi bölgesi, çoğunlukla fabrika ve depolar yer alıyor. 1960’lı yıllarda yaşanan ve ağır endüstriyi çökerten ekonomik kriz sonrasında fabrikalar boşalmaya ve nüfus dağılmaya başlıyor. Bölgede bulunan endüstriyel binaların geniş ve açık iç mekanları ve düşük kiralar tasarımcıları, restoranları, müzeleri otelleri bir mıknatıs gibi çekmiş ve bu bölge şimdilerde şehrin en havalı ve dinamik noktalarından biri haline gelmiş.
Via Tortona ve Via Savona sokaklarının etrafında yer alan bu bölge klasik Italyan deneyimleri dışında daha yeni ve güncel tasarım, yemek ve kültürel deneyimlerine rastlayabileceğiniz bir bölge. Cool mekanlar, hip kafeler, küçük tasarımcı butikler ve pop-up dükkanların bulunduğu ve daha önce hiç keşfetmediğim bir bölge.
Öncelikli durağım galeri, müze ve alanlar; Mudec ve Base Milano.
MUDEC (Museo delle Culture di Milano); son zamanlarda gişe rekorları kıran sergilere ev sahipliği yapan bir kültür merkezi haline gelmiş. Müzelerin en bayıldığım yerleri kitap dükkanları ve mağazaları. Mudec’in giriş katındaki mağaza Mudec Design Store en iyilerinden olabilir. Buradaki sirk konseptli objelere bayıldım.
Base Milano ise tam bir çok yönlü kolektif alan. Çağdaş sanat ve tasarım ile ilgili sergilere, etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
Yeme – içme işlerine gelince bu bölgede yeni ve popüler çok mekan var. Benim favorilerim Al Fresco ve The Botanical Club oldu. Al Fresco; eski bir depodan dönüştürülmüş bir restoran. İçinde havadar cam duvarlı bir alan ve güzel bir bitki kokulu bir bahçesi bulunuyor. Modern İtalyan yemeklerinin tadını çıkarabileceğiniz, özellikle Pazar güzel ve zengin bir öğlen yemeği için uğramanız gereken bir mekan.
The Botanical Club, Zona Tortona’nın en şık noktalarından biri. MUDEC’in karşısında yer alan bar ve restoran, aynı zamanda Italya’nın mikro cin imalathanesi. Botanik Kulübü’nün bitkilerle kaplı, aydınlık iç mekanında kendinizi tam anlamıyla bir botanik bahçesindeymiş gibi hissediyorsunuz. Yenilikçi kokteyller, poke’den makarnaya küresel, çağdaş ve etkileyici bir menü sunuyor.
20:00
Akşam yemeğinde bu sefer başka bir Italyan arkadaşıma seçimi bıraktım. U Barba Liguria mutfağı sunan, içerisinde aynı zamanda bir bocce kortu bulunan tatlı bir retoran. Antipasti’den sonra ana yemeğe geçmeden bir ara verip şarabınız elinizde Bocca oynayabiliyorsunuz.
Pazar
11:00
‘Pazar brunch‘ı Milano’da daha önce hiç yapmadığım birşeydi. Hatta itiraf etmeliyim ki en çok özlediğim şeylerden biri şöyle güzel büyük bir kahvaltı bir de beyaz peynirdi. Bu sefer brunch için birkaç yer tespit ettim.
Le Biciclette ve Drogheria Milanese günün her saati yaşayan iki mekan ve brunch için çok iyi seçenekler. Italyan menülerinin yanı sıra gurme burgerler, yumurtalı kahvaltı seçenekleri ve mixology kokteyl listeleri ile ikisi de çok iyi seçenekler.
Omacase Sushiteca ise bir Japon Trattoria’sı. Milano’da Italyan havasında canınız sushi çekerse veya Japon Brunch’ı yapmak isterseniz çok tatlı ve sıcak bir yer. Bir de San Francisco’dan ilham alan Fancy Toast var, macha veya avocado krizine girerseniz de Macha Café.
14:00
Pazar brunch sonrası keşif durağım Çin Mahallesi (Quartiere Cinese); Parco Sempione ve Moscova’nın arasındaVia Paolo Sarpi çevresindeki, trafiğe kapalı, Çin fenerleri, gıda pazarları, ipek ve deri satan dükkanlarla kaplı bölge.
Çin Mahallesi deyince akla ilk sokak yemekleri geliyor, aynısı burası için de geçerli; yemek seçenekleri arasında ise dim sum restoranlar ve çay dükkanları ile Asya sokak yemekleri stantları bulunuyor.
Bunlardan bir tanesi geleneksel ve el yapımı ‘dumpling’ satan mehşur minik dükkan Ravioleria Sarpi. Genelde önünde uzunca bir sıra oluyor, ayaküstü lezzetlerde denenmesi gerekenlerden.
Akşamüzeri durağım ise Fabbrica del Vapore; müzik, tiyatro ve dans ile sinema etkinliklerine ev sahipliği yapan bir sanat kompleksine dönüştürülen tren / tramvay fabrikası. Şansıma ben gittiğimde burada Milano Yoga Festivali vardı mesela.
Bu bölge yakınında bulunan Microsoft’un ofisi Microsoft House de adeta bir sanat galerisini andıran bir yapıya sahip. Önünden her geçtiğimde içeri girmeyi bir hayal ettim.
17:00
Son olarak haftasonunu yumuşacık ve dinlenmiş bir şekilde kapatmak için şehrin tam ortasındaki İyi Yaşam Merkezi QC Terme Milano‘ya gidiyorum. Böyle bir yerin varlığından bugüne kadar hiç haberim yoktu, yoksa mutlaka çoktan gitmiştim tabii ki. Burası yüksek tavanlı, tarihi harika bir bina içerisinde yer alan sağlık, güzellik merkezi ve spa. Mayonuzu ve bornozunuzu giyip içeri giriyorsunuz. Dış alanında sıcak havuz ve jakuzi, saunaya dönüştürülmüş bir tramvay vagonu, bulunuyor, içeride ise sauna alanları, tuz odası, dinlenme odaları, farklı terapi havuzları bulunuyor. İyice jöle kıvamına geldiğinizde saat 19:00’de Aperitivo başlıyor; atıştırmalıklar ve Proseccolar!! Benim için burası Dolce Vita’da son nokta deneyimi oldu, Spa ve sauna üzeri bornozlar içerisinde elimde bir elimde Prosecco ile Aperitivo deneyimi!! Bunu mutlaka deneyin derim.
Tabii her yerde harika Italyan yemekleri ve şarapları, gezilecek birçok sanat eseri varken ‘Ne yapayım ben çağdaş sanatı, avokadolu tostu, ev yapımı cini arkadaş?’ diyorsanız da sonuna kadar haklısınız. O zaman siz boşverin bunları Milano kalsikleri için buraya, iyi kokteyl barları için şuraya tıklayın.
‘Discovery consists not in seeking new lands but in seeing new eyes’ (Keşif yeni yerler aramakla değil, yeni gözlerle bakabilmekle oluşur) diyerek Proust’dan alıntı yapıyor ve gerisini size bırakıyorum.
Her zaman yeni gözlerle bakabilmeniz dileğiyle.
Deniz Orbay.
Yorumlar (1)
Eric Jones
Cool website!
My name’s Eric, and I just found your site – denizorbay.com – while surfing the net. You showed up at the top of the search results, so I checked you out. Looks like what you’re doing is pretty cool.
But if you don’t mind me asking – after someone like me stumbles across denizorbay.com, what usually happens?
Is your site generating leads for your business?
I’m guessing some, but I also bet you’d like more… studies show that 7 out 10 who land on a site wind up leaving without a trace.
Not good.
Here’s a thought – what if there was an easy way for every visitor to “raise their hand” to get a phone call from you INSTANTLY… the second they hit your site and said, “call me now.”
You can –
Talk With Web Visitor is a software widget that’s works on your site, ready to capture any visitor’s Name, Email address and Phone Number. It lets you know IMMEDIATELY – so that you can talk to that lead while they’re literally looking over your site.
CLICK HERE http://www.talkwithwebvisitors.com to try out a Live Demo with Talk With Web Visitor now to see exactly how it works.
Time is money when it comes to connecting with leads – the difference between contacting someone within 5 minutes versus 30 minutes later can be huge – like 100 times better!
That’s why we built out our new SMS Text With Lead feature… because once you’ve captured the visitor’s phone number, you can automatically start a text message (SMS) conversation.
Think about the possibilities – even if you don’t close a deal then and there, you can follow up with text messages for new offers, content links, even just “how you doing?” notes to build a relationship.
Wouldn’t that be cool?
CLICK HERE http://www.talkwithwebvisitors.com to discover what Talk With Web Visitor can do for your business.
You could be converting up to 100X more leads today!
Eric
PS: Talk With Web Visitor offers a FREE 14 days trial – and it even includes International Long Distance Calling.
You have customers waiting to talk with you right now… don’t keep them waiting.
CLICK HERE http://www.talkwithwebvisitors.com to try Talk With Web Visitor now.
If you’d like to unsubscribe click here http://talkwithwebvisitors.com/unsubscribe.aspx?d=denizorbay.com