Blog

Işığın Buluşması Kampı ve Paros Adası Rehberi

Yoga

Işığın Buluşması Kampı ve Paros Adası Rehberi

Cihangir Yoga ve Yunanistan’daki kardeş stüdyosu Bhavana Yoga’nın eşsiz Yunan adası Paros’da düzenlediği ‘Gathering Of Light’ – Işığın Buluşması Yaz Yoga İnzivası’nda dünyanın çeşitli yerlerinden yoga severler Paros Adası’nda bir araya geldik ve Zeyneb Uras, Konstantinos Charantiniotis, Sianna Sherman ve Masood Ali Khan ile dönüştürücü bir deneyim yaşadık.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

6 günlük yoga inzivası inanılmaz güzellikteki Paros Adası’nda 25 Haziran – 1 Temmuz 2017 tarihlerinde, yani; yazın en uzun günlerinde gerçekleşti.

Bu organizasyona inziva diyemeyeceğim çünkü gayet sosyal ve paylaşım içinde olduğumuz bir yoga tatiliydi aslında. Üç senedir bu kampa gitmek isteyip bir türlü denk getirememiştim. Bu sene ise hem bir önceki hafta iş için Atina’da bulunmam, hem de organizasyonun bayram haftasına gelmesi gibi denklemler sonucu ‘Artık gitmezsem olmaz’ diyerek yazıldım. İlk ders 25 Haziran Pazar akşamıydı, ben de sabahtan feribotla Atina’dan Paros’a geçip kampın olduğu Okre Blue oteline yerleştim.

Okre Blue sürekli bu tarz yoga kampları ve inzivaların düzenlendiği Paros’un Naousa merkezine yakın, doğanın içerisinde bir konaklama yeri.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Cihangir ve Bhavana Yoga’nın öğrencilerinden oluşan yarı Türk – yarı yabancı 50 kişiydik. Her sabah 06:30’da kalktık, 07:00 – 10:00 arası pratik yaptık. Sonrasında Caretta restoranda muhtemelen herkesin hayatında sayılı kahvaltılarından birini yaptık; sadece yoğurt olduğuna inanamadığım bir yoğurt, bal, tahin, taptaze meyveler, hergün farklı çeşit bir omlet ve glutensiz ev yapımı ekmekler… Burada yediğim müesli gibi birşey ben hayatımda yemedim. Her sabah en az iki tabak yemişimdir. 🙂

12’den sonra yüzme, plajları, adayı, diğer adaları ve tavernaları keşfetme, güneşlenme, kestirme, kitap okuma, masaj yaptırma gibi aktiviteler ile günü geçirip 17:30 gibi tekrar kampımıza dönerek 18:00 – 20:00 arası günü yine yoga yaparak sonlandırdık. Akşam yemekleri de bir o kadar muhteşemdi. Hintli bir baş ahçıları var, inanılmaz lezzetli, tamamen vejeteryan, çok sağlıklı ve hafif baharatlı yemekler hazırlıyor. Her akşam ‘Bugün yemeyeceğim’ dediğim ama karşı koyamayarak yediğim bir tatlı çıkıyordu, favorim tabii ki de hindistancevizli kek oldu.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Kampta birbirinden yetenekli ve farklı tarzları olan 4 hoca ders veriyordu; Zeyneb Uras, Konstantinos Charantiniotis, Sianna Sherman ve Masood Ali Khan.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Zeynep Hoca Cihangir Yoga’da eğitmen ve aynı zamanda ortaklarından. Her zaman çok zarif ve şıktır, her zaman yüzünde parlayan bir ışık görürsünüz, kendisine baktığınızda içiniz ısınır gülümseyesiniz gelir. Sanki başının üstünde bir haresi eksik, bence öyle ışık saçan bir kadın kendisi. Dersinin temposu biraz daha yavaş ama güçlü, besleyici ve birleştiricidir.

Konstantinos, Bhavana Yoga‘nın kurucusu. Atina’da yaşıyor, sağlık ve yaşam koçu olarak çalışıyor ve 25 yılı aşkın bir süredir yoga öğreniyor, pratik ediyor ve eğitiyor. Dersleri kuvvetli, keyifli ve nispeten daha yüksek tempolu. Kendisi yogaya başlama sebebimdir. Yoga maceram bana ilham veren, merak ettirten ve iyi gelen hocaları, insanları takip ederek başladı ve devam etti. Bana ilk yoga felsefesini merak ettiren ise Konstantinos’un bir dersi olmuştu. 2013’de İstanbul’daki Mind & Body festivalinde bir dersine girmiş ve ilk kez yoga pratiğini fiziksel aktivitenin ötesinde deneyimleyerek daha fazla öğrenmeye ve düzenli pratik yapmaya karar vermiştim.

Sianna Sherman ve Masood Ali Khan ile Paros’da ilk kez tanışma ve pratik yapma fırsatım oldu.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Sianna uluslararası çapta tanınmış bir yoga öğretmeni, topluluk aktivatörü, ilham verici öykü anlatıcısı ve dünyadaki festivallerde tutkulu bir konuşmacı. Rasa Yoga Okulu ve pratiğinin kurucusu. Rasa Yoga; asana (yoga pozları), mantra (şarkı söyleme), mudra (el işaretleri), pranayama (nefes çalışması), meditasyon ile ritüel ve dünyaya sunulan duaların bir füzyonu. Dersleri de tam bu füzyonu deneyimlediğimiz seanslardı. Bolca hikaye dinledik, mudra ve nefes çalışarak meditasyon yaptık ve şarkı söyledik. Sianna ile pratik yaparken vücudumun çok özgürleştiğini hissettiğimi söyleyebilirim. Sihirli bir dişi, kendisini takip edip başka eğitimleri ve atölyelerine katılacağıma eminim. İzlemekten, dinlemekten çok hoşlandığım ve bana çok ilham veren biri oldu. İnanılmaz bir hikaye anlatma yeteneği var, 3 gün konuşsa dünleyebilirim.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Masood Ali Khan ise perküsyonist, besteci, meditasyon eğitmeni, enerji tedavicisi, aktör, model ve “Connection to Creation” kurucusu. Kutsal mantralarla kaynaşmış büyüleyici ‘Hang’ davuluyla tüm yoga derlerimiz boyunca bize muhteşem müzikler çalıdı. Kendisi aynı zamanda Sianna’nın sevgilisi, yaşadıkları aşkı da bolca pratiğe kattılar. 🙂 Müzikle pratik yapmak normalde hoşuma gitmez ama Masood’un müziğine bayıldım, kendimden geçtim ve hatta uçtum diyebilirim.

Her anından, saniyesinden keyif aldığım, deniz ve güneşle, yoga yaparak, mantralar söyleyerek, yaşam enerjisini içime çekerek ve Yunan adalarının büyüsünde yenilenerek kalbimdeki ışığı canlandırdığım bir deneyim oldu.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Son iki gün sabah 5:45’de kalktım ve güneş denizin içinden, tam karşımdan doğarken denize girerek güne başladım. Zamanında neden güneşe tapmış insanlar çok net anladım, bu anı yaşadığıma şürkettim ve tüm güzelliğini içime çektim. İzlediğim en güzel gün doğumuydu, ve her gün böyle başlamalı diye düşündüm. Bir gün de yemekten sonra gece denize girdik. Bulunduğumuz kamp alan merkezden araba ile bir 15 dk uzaklıkta olduğundan pek ışık yok ve gece yıldızlar muhteşem görünüyordu.

Kampın son günü, Cumartesi sabah gün doğarken plajda oturup mantra söyledik, hepimiz birbirimize tek tek sarıldık ve koca bir çember yapıp deneyimlerimizi paylaştık.

Çok ihtiyacım olan bir zamanda, çok anlamlı bir seyahatti. Hem son iki senedir giderek artan bir şiddette yaşlanmayı, büyümeyi kabul etmekte ve aldığım sorumlukların yükünü taşımakta zorlandığım, hem de çevremdeki insanlarla bunu paylaşmak yerine daha çok içine kapandığım bir dönem yaşadım. Birçok şey denedim, bıraktım, yeniden başladım, sorguladım, ancak dönüp dolaşıp aynı yere geldim. Geldiğim yerde daha çok zorlandım, çok yoruldum derken bu döngü içerisinde iyice içime kapanmış ve neredeyse kim olduğumu, neden var olduğumu ve hayattan keyif almayı unutmuş hale geldim. Kendi ışığımı kaybettiğimi hissediyor ve bu döngü içerisinde debeleniyorken gittim Paros’a. Bu 6 gün bana kim olduğumu, o ışığın hep içimde var olduğunu ve ben yansıttıkça, farkına vardıkça ve besledikçe de hep var olacağını hatırlattı. Tabii ki bu konuşmayı yaş ortalaması 40+ olan bir grupta yaptığımda baya bir güldüler ve birkaç tatlı sarılma daha kazanmış oldum. 🙂

Paros’a gelirsek; mavi kubbeli kiliseleri, atın rengi kumsalları, taverna masalarına bakan balıkçı barınakları, canlı barları ve kafeleri ile Cyclades takımadalarındaki bir adadan bekleyebileceğiniz her şeye sahip tatlı bir ada.

8201

Ada’nın iki ana merkezi var: Parikia ve Naousa. Ben çoğunlukla kampın olduğu Naousa’da vakit geçirdim.

Santa Maria ve Aspro Naousa’ya yakın iki güzel beach bar ve restoran. Santa Maria biraz daha gürültülü ve genç bir kitleye sahip, Aspro ise biraz daha şık, şezlongları daha rahat ve aslında deniz de bu tarafta biraz daha soğuk ve güzel. Aspro’nun hemen karşısında Ampelas ve biraz ilerisinde Thalami diye iki harika taverna var. Ampelas yolun diğer tarafında, Thalami ise hemen deniz kenarında kalıyor. İkisi de salaş, aşırı lezzetli ve keyifli bir öğle yemeği için muhteşem seçimler.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

En beğendiğim restoran ise Siparos oldu, adanın en iyi restoranıymış. Bir gün öğlen tesadüfen gittik, bir de son akşam güzel şık bir yemek yedik. Herşey çok güzeldi ancak hindistancevizi sütlü, kırmızı acı biber, lime ve fesleğenli sos içerisinde gelen buharda pişmiş midyeleri unutamıyorum! Son zamanlarda gittiğim en iyi restoran ve yediğim en keyifli yemeklerden biriydi.

5.jpg

Kamp bittikten sonraki Cumartesi tek başıma Naousa’da kalıp keşif yaptım. Bu da tatilin devamında gerçekten çok özgürleştirici, keyifli ve tamamen akışına bıraktığım bir deneyimdi.

Kaldığım Vatsolo Apartments’dan Naousa 5 dk yürüme mesafesindeydi, gün batımını yakalamak için hazırlanıp çıktım. Marina karşında bir teras bar bulup Spritz’imi söyledim ve gün batımını keyifle izledim.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Güzel bir akşam yemeği için Naousa’nın en köklü restoranı Barbarossa’ya gittim ve kendimi bir Yunan düğününün ortasında buldum. Burası 60’lı yıllardan beri lezzetli Yunan yemekleri servis eden, uzun bir geleneği olan bir restoran, zamanla yerliler ve turistler arasında popüler bir mekan haline gelmiş. Lezzetli deniz ürünler ve ouzo sunan basit bir ouzeri iken Naousa köyünde tanınmış, otantik bir Yunan gastronomi deneyimi sunan bir restorana dönüşmüş. Karides ‘saganaki’ (domates soslu) yedim, güzel buz gibi bir kadeh beyaz şarap içtim, nikahı ve havai fişekleri izledim.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Yemekten sonraki durağım 32 Agosto Popsicle dükkanıydı. Burası da tamamen doğal, ev yapımı, organik ‘popsicle‘ yani çubukta dondruma ve sorbe çeşitleri yapan ufacık bir dondurmacı. Seçim yapmakta epey zorlandım; içi hindistancevizli dondurmalı, dışı mangolu sorbe olan çikolata sosuna ve fındık parçacıklarına banılmış popsicle yedim. Ne kadar güzel olduğunu anlatmama gerek yok, bir tane daha yiyecek yerim ve vaktim olsun isterdim.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Bu kadar yeme – içme sonrasında sokakları keşfe çıktım; daracık Naousa sokaklarıda dolaştım, dükkanlara baktım ve biraz takı alışverişi yaparak mağazalardaki insanlarla sohbet ettim. Artık saat 24:00’ü gösterdiğinde son bir kokteyl içme durağımı bulmuştum; Agosta. Manzara izleyerek kokteylimi içerim hayali ile merdivenlerden çıkarken işletmecisi Dimitris özel bir parti olduğunu yukarı alamayacağını ancak aşağısının bir saate çok kalabalık ve iyi olacağını, istersem aşağı bara beni alabileceğini söyledi. Dimitris’e güvendim ve aşağı bara geçtim. Kendime balon bardakta cinli, greyfurtlu, ekşi ve taze, güzel bir kokteyl söyledim. İkinci kokteylime geçerken içerisi iyice kalabalıklaşmaya ve müzik daha da güzelleşmeye başladı. Dj kabininin oraya geçmeye ve biraz dans etmeye karar verdim. Bundan bir saat sonra barın yarısı, dj ve kız arkadaşı ile tanışmış ve çok eğleniyordum. En son tuvalet sırasında Dimitris ile karşılaşıp ona teşekkür ettim ve sabah 05:00’de mekan kapanıyorken çıktım. Otele dönüş yolunda kimsenin olmadığı Piperi Plajı’nda denize girerek hayatımın ilk tek başıma geçirdiğim gece çıkmasını mükemmel bir şekilde sonlandırdım.

Paros yakınlarında keşfe değer diğer adalar Antiparos, Delos ve Mikanos.

Antiparos, Paros’un arkasında ufak bir ada. Hollywood ünlüleri arasında çok mehşurmuş. Soros Beach ve The Beach House güzel ve şık iki plaj, restoran ve konaklama merkezi.

Görkemli Antik Delos adası Apollo (Güneş Tanırısı) ve Artemis’in (Ay Tanrıçası) efsanevi doğum yeri, Unesco Dünya Mirası, ve Yunanistan’ın en önemli arkeolojik alanlarından biri.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Delos Mikanos’a feribot ile 20 dakikalık mesafede. Mikonas’da bulunan, Delos’un muhteşem manzarasına sahip, adadaki en güzel kumsallardan biri  Agios Ioannis’in sahilinde yer alan Hippie Fish güzel bir öğlen yemeği eşliğinde buz gibi bir kadeh beyaz şarap içmek ve denize girmek için harika bir seçenek. Otantik Akdeniz ve Yunan yemeklerinin ‘hippie’ bir yorumunu sunan çeşitli bir menüsü var. Burada kalmak isterseniz bir de otelleri var: Hippie Chic.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Harika hocalarla yoğun yoga ve meditasyon çalışmaları yaptığım, dünyanın her bir yanından gelen farklı ve güzel yogilerle tanıştığım, Yunan adalarını ve sahillerin keşfettiğim, güneşin doğuşunu izleyerek ve yıldızların altında denize girdiğim, hergün inanılmaz lezzetli ve taze yemekler yediğim, şarkılar ve mantralar söylediğim, bol bol sarıldığım, güldüğüm, bazen duygulandığım, sevgi ve şefkati bolca hissettiğim bir haftaydı. Paros benim için hayatımda dönüm noktası sayılabilecek nitelikte, çok özgürleştirici bir yolculuk oldu. Gözlerimin ve yüzümün parlamasından da anlaşılıyor sanırım. 🙂

Bu deneyimin bir parçası olan herkese teşekkür ediyor ve size ilham veren, sizi merak ettiren, ruhunuza iyi gelen insanların yolunu takip etmekten, merak etmekten ve yolculuğa çıkmaktan asla vazgeçmemenizi diliyorum.

Om mani padme hum.

Deniz Orbay.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir