Cappadox‘u nasıl anlatsam, nereden başlasam bilemiyorum ama gelemeyenler çok şey kaçırdı onu biliyorum.

‘Bir festival hayal et’ deseler sanırım bu olurdu hayalimdeki festival. Anlatsam olmaz, gitmeniz lazım ama anlatayım yine de:)

Nike’ın geçtiğimiz sezon çıkan ayakkabısı Lunar Epic lansmanı zamanı sormuşlardı ‘Sizce epik nedir?’ diye. Şöyle demiştim: ‘Epik bence anlatılmaz yaşanır. Gözlerinle görmen lazım fotoğrafını göstersem sana olmaz. Bakmaya doyamazsın, büyülenirsin. Arjantinde buzullara gitmiştim mesela, epikti. Hindistan mesela tamamen epik. Veya bir unicorn:) Doğa üstü gibi, benzersiz ve büyüleyici.’ İşte Cappadox tam anlamıyla epik bir deneyimdi bence.

Öncelikle Kapadokya atmosferi, coğrafi ve tarihi yapısı itibari ile zaten inanılmaz büyüleyici bir yer. Bu 3 gün boyunca kendimi bırakın Türkiye’yi sanki bu dünyada değilmiş gibi hissettim.

Festivalden öte birkaç güne yayılan deneyimler silsilesi Cappadox. Müzik, çağdaş sanat, gastronomi ve açık hava etkinliklerinden oluşan dolu dolu bir programa sahip. Katılmak istediğiniz etkinliklere tek tek bilet alabileceğiniz gibi paket olarak da alabiliyorsunuz.

Kaşif ve Gezgin diye iki paket yapmışlar, isimlerine de bayıldım:) Kaşif keşfetmek isteyenler, Gezgin hiçbirşeyi kaçırmak istemeyenler için. Biz tabii ki hiçbirşey kaçırmak istemediğimizden neredeyse tüm etkinliklere giriş hakkı tanıyan Gezgin paketini aldık. Bunun üzerine hemen size bir etkinlik görevlisi atanıyor ve seçtiğiniz etkinliklere sizin adınıza rezervasyon yapıyor. Açık hava etkinliklerinde kişi sınırı yok ama gastronomi ve ufak alanlardaki konserler gibi bazı etkinliklerde yer sınırlaması olabiliyor. O yüzden hiçbirşey kaçırmamak istiyorsanız bu paket ideal. Çok da güzel bir uygulama yapmışlar, sürekli bildirimler geliyor ve festival programını, lokasyonları buradan takip edebiliyorsunuz.

Festival’in Merkezi Uçhisar, biz de Uçhisar Kalesi’ne çok yakın olan Kale Konak Cave Otel’de kaldık.

Oteller hemen doluyor, önceden ayarlamak lazım. Odamızın mahzen kıvamında ışıksız olması dışında otelimizden, manzarasından, lokasyonundan ve kahvaltısından çok memnun kaldık.

Festivalin bir güzel tarafı da sadece müzik festivali olmasa da her anında müzik var.

Yoga dersinde hoca arada meditasyona sokup, çıkıp sahnede viyolonsel çalabiliyor. Meditasyonlar müzik eşliğinde veya müzisyenler tarafından yaptırılıyor. Doğa yürüyüşünde mola verdiğinizde veya piknikte Uninvited Jazz Band çıkıp tatlı tatlı müzik yapıyor. Uçhisar Kalesi’nin dibindeki ana sahne ve Perili Ozanlar Vadisi’nde gerçekleşen akşam konserleri ise ‘Ben neredeyim, gerçek mi burası?’ dedirten cinsten.

Güne Erciyes Dağının görkemli silüeti ve peri bacalarına bakan bir manzarada, çimlerin üzerine yoga yaparak başlamak yine epik bir deneyimdi.

Çok yerde yoga yaptım, evet Kabak Koyu ve oradaki festivaller de harika ama Kapadokya’nın o mistik ve olağanüstü havası herşeye ayrı bir boyut katıyor.

En çok etkilendiğim ise ilk kez deneyimlediğim Qi Gong meditasyonu oldu. Qi Gong, Çin tıbbında yaşam enerjisi Çi‘yi arttırmak için uygulanan biyoenerjetik/enerjetik egzersiz ve meditasyon şekli. Belirli fiziksel duruşlar, beden hareketleri ve nefes tekniklerini kullanılarak bedenin enerji dengesi düzenleniyor. Bedendeki çeşitli sistemleri optimum fonksiyon halinde tutarak vücudun doğal sağlık durumunu yeniden oluşturmasıyla alternatif tıp uygulamalarının arasında yer alıyor. Kapadokyanın havası ile çakralarımın kendiliğinden açılmasından mı, yoksa hareketli meditasyonda daha iyi konsantre olup, hayal etmem kolaylaştığından mı bilemiyorum ama o ‘yaşam enerjisi çi’yi ben hem gördüm, hem de hissettim. Yine anlatamayacağım ve yaşamanız gereken bir deneyim. Onur Aydınoğlu Yoga Şala’da ders veriyormuş, mutlaka denemenizi tavsiye ederim.

Kısaca her an, her gün ve herşey o kadar güzeldi ki! Gurme tadım sırasında migren atağı geçirip, ambulans ile hastaneye kaldırılıp iğne olmam dışında herşey mükemmeldi diyebilirim. Pozitif ve Mind & Body’e bu harika deneyim için teşekkürler. Neler kaçırdığınızı buradan izleyebilirsiniz.

Seneye Cappadox’u şimdiden programınıza yazın, bu festivalde herkese göre birşeyler var.

Deniz Orbay.

Cappadox tavsiyeleri:

• Festival başlamadan bir gün önce akşamdan gitmekte fayda var, program çok dolu ve sabah çok erken saatlerde başlıyor. Biz festivalin başladığı gün sabah 6:00 uçağı ile gitmemize rağmen ulaşım, yerleşme vs. derken öğleden sonra 15:00’de ancak etkinliklere katılmaya başlayabildik.
• İlgi alanlarınıza bağlı olarak tek tek bilet alabilirsiniz tabii ama özellikle de yoga yapmayı seviyorsanız mutlaka paket alın. Progmanızı da gitmeden önce mutlaka yapın.
• Yoga yapmıyorsanız da bir deneyin bence Kapadokya’da:) Qi gong ise ‘kesinlikle’ denenmeli.
• Uygulamayı mutlaka indirin.
• Rahat kıyafetler götürün, özellikle gündüz spor kıyafetinden başka birşey giymedik, aralarda değişecek pek fazla zaman da olmuyor. Geceleri de baya bir soğuk.
• Mutlaka Uçhisar’da kalın, zaten en tatlı yer de Kapadokya’da Uçhisar.
• Uçhisarda kalacaksanız arabaya da pek gerek yok, servislerle çok rahat heryere ulaşabiliyorsunuz. Organizasyon tıkır tıkır işliyor.
• Her anın keyfini çıkarmaya hazır olun!