Kiev, Dinyeper (Dniepr) nehri kenarında, olağanüstü tarihi binaları ve her köşesinde masaldaymışsınız hissini veren, altın kubbeleri parlayan ortaçağ kiliseleriyle, iyi fiyatlara çok şık ve güzel yemekler yiyebileceğiniz, keşfedilmeyi bekleyen bir şehir.

Bu sene yılbaşını kutlama niyetim yoktu, Ankara’ya gidip ailemle ve babaannemle evde olmayı planlıyordum. Ancak babamın ısrarları (!) sonucu Ukrayna’da yaşayan kuzenimi ziyaret etmek maksadı ile ailecek kendimizi Kiev’de bulduk.

Tam yılbaşı zamanı gittiğimizden vaktimizin çoğunu iki büyük kilise; St. Sophia’s ve St. Michael’s Katedralleri arasında kurulan Noel Pazarı’nda geçirdik. Kalan zamanlarda kilise ve müze gezileri yaparak harika yemekler yedik.

Aslına bakarsanız dünyanın çoğu yerini merak etmeme rağmen Kiev’e gitme niyetim ve ilgim pek yoktu ancak beni şaşırttı diyebilirim. Sizin için bu kısıtlı zamanda özellikle yeme-içme namına keşiflerimi ve akılda kalanları yazayım.

YEME – İÇME İŞLERİ

Öncelikle karma bir mutfakları var; kendi yemeklerinin yanı sıra Kırım, Rus, Ermeni, Gürcü ve Avrupa mutfağından da çok sayıda yemek almışlar. Ukrayna mutfağı Fransız mutfağından sonra en zengin 2. mutfakmış aslında. Gürcü restoranları oldukça popüler, Çin ve Japon mutfağı da epey seviliyor.

Prosecco eşliğinde taze deniz ürünleri ve havyar için Alaska.

Yemek tercihlerim deniz ürünü ağırlıklı olduğundan ilk akşam açılışı Alaska’da yaptık. Oldukça şık ve kaliteli bir restoran. Girişte 5 kişilik, sarışın hoş bayanlardan oluşan bir karşılama ekibi var, rezervasyonunuza bakıp size masanıza kadar eşlik ediyorlar.

Kiev’deki restoranların beni şaşırtan tarafı içeride nargile içiliyor olması; baya şık, alımlı ve güzel hatunların nargile içmesi. Yani nargile Ukrayna’da ‘cool’.

Alaska’da adından da anlaşılacağı gibi bol çeşitli soğuk deniz mahsülleri var; havyar, ıstakoz, yengeç, istiridye, deniz tarağı… Yemeğimizi Prosecco eşliğinde yedik, ortaya havyar, bir salata ve avokadolu ıstakozlu bruschetta söyledik ana yemek olarak da ben siyah morina balığı son olarak da sorbet yedim.

İyi bir kahvaltı ve muhteşem tatlılar için Lovely Uncle.

Ertesi gün kahvaltımızı Lovely Uncle’da ettik. Burası çok sıcak, samimi ve keyifli bir yer. Hem Ukrayna hem de enternasyonal lezzetler var. Kekleri ve tatlıları ölümcül büyük ve güzel. Burada şimdiye kadar yediğim en iyi avokadolu yumurta tabağını yedim; balkabaklı ekmek üzerinde kremalı ıspanak ve yeşil tereyağ soslu poşe yumurta!!

Üzerine de Karamelize Cashew Kek ile Çikolatalı Fındıklı Kek yedik. Bu fotoğrafta gördüğünüz pastalar da yarımşar dilim!

Ukrayna lezzetlerinin keşfi ve harika votkalar için Kanapa.

İkinci gün yılbaşı, yani yılsonuydu. Son öğlen yemeğimizi Ukrayna mutfağını denemek ve lokal bir şekilde geçirmek için Kanapa’da yedik. Burası ‘Yeni Ukrayna Mutfağı’ olarak geçiyor. Menü, ülkenin farklı bölgelerinden gelen klasik tariflerin modern yorumlarından oluşuyor ve bazen moleküler gastronomi unsurlarıyla birleşiyor. Mevsimlik ve yerel ürünler kullanılıyor, seçilmiş et ve taze balıklardan hazırlanıyor.

Tabaklar adeta bir sanat eseri. Her tabak o yemeğin sunumuna göre özel olarak hazırlanmış. Mantar çorbasındaki mantarlar tabakta geliyor, çorbası tabağın yanındaki kanaldan dökülerek servis ediliyor. Borç; Lahana çorbası, bütün bir lahana içerisinde servis ediliyor. Bolca patates, mantar, peynir, mısır karışımlarından oluşan tabaklar var.

Yemekte Ukrayna özel yapım biralardan denedik, sonrasında da bir vişneli bir de böğürtlenli vokta shotlarımızı yaparak, birer şişe de yanımıza alarak keyfimiz yerinde, içimiz ısınmış bir şekilde kalktık. Burada tatlı olarak söylediğimiz Sırniki’ye bayıldım. İçerisinde peynir bulunan bir çeşit kabarık ve yumuşak pancake.

Günün her anı yemek veya içki için uğrayabileceğiniz şık bir Bistro Select Eatary.

Burası cafe, butik ve çiçekçiden oluşan çok amaçlı bir mekan. Bayıldığım konseptlerden yani. Sahipleri Ukraynalı bir çift, amaçları Kiev’e New York havasını taşımak. Çok da başarılı olmuşlar. Tam şık bir ‘American Eatery’. Kahvaltı, öğle yemeği, akşamüzeri içkisi, akşam yemeği, iş çıkışı… günün her anı gidip keyif alabileceğiniz, şık, sofistike ve sıcak bir ortam.

Ev yapımı çikolatalar ile içinizi ısıtmak için Lviv Chocolate Factory.

 Buraya girdiğinizde kokudan başınız dönebilir. Buradaki tüm çikolata ve pralinler ev yapımı. Biz direkt eritilmiş çikolata yedik; fincanda geliyor, üzerinde fındıklar ile. Isınmak ve çikolatalarından tatmak, almak için mutlaka uğrayın.

Sanat sonrası kahve durağı One Love.

Galeri ve müze kafeleri her zaman favorilerim arasında yer alır. Pinchuk Modern Sanat Galerisi’ni gezdikten sonra, ki pek açıklama yazıları bulunmadığından hızlı bir şekilde geziliyor aslında, en üst katında bulunan One Love’da bir kahve molası verdik.

Burası harika bir manzaraya sahip, beyaz, ferah ve geometrik bir tasarımı var. Üçüncü dalga kahve dükkanı, espresso dışındaki demleme tekniklerini de bulabiliceğiniz, tatlıları da lezzetli keyifli bir kahve durağı.

ALTIN KUBBELİ DURAKLAR

Neredeyse her köşe başında ve tepede yer alan, göz kamaştırıcı altın kubbeli, pastel renkli kiliseler.

Tartışmasız Kiev’deki en güzel iç mekana sahip St. Volodymyr’s Katedrali’nde yılbaşı ayinini izleme, mum yakıp dilek dileme şansımız oldu. 19. yüzyılın sonlarında yapılmış, sarı dış cephesi ve yedi mavi kubbesi ile standart Bizans tarzında bu kilise gittiğim ilk Ortadoks kilisesiydi. Bu kilise genelde kaynakların çoğunda ‘gezilmesi gereken yerler’ içerisinde yer almıyor ama içerisi gerçekten büyüleyici. Hergün 17:00’de ayin oluyor tüm kiliselerde, buradakini yakalayıp görmenizi tavsiye ederim.

St. Sophia’s Katedrali ise Kiev’in en eski ayakta olan kilisesi. Noel Pazarı tam bu kilisenin önünde başladığından ve önünde devasa bir çam ağacı bulunduğundan bu meydana her gün gittik. Son gün de hem içini gezdik, hem de çan kulesine çıktık. Adını Ayasofya’dan almış olan katedral içerisinde bulunan fresco ve mozaiklerin çoğu orijinal.

Tam karşısında ise masmavi ve yine altın kubbeli büyüleyici St. Michael’s Katedrali yer alıyor. Tüm bu cadde boyunca da envai çeşit Ukrayna ve Gürcü yemekleri ve her adım başı bir sıcak şarap standının bulunduğu renkli bir Noel Pazarı.

Bir de içerisini gezmediğimiz ancak Kanapa’nın olduğu bölgeye yakın tepede Andriyivskyy Descent Katedrali var, oldukça ihtişamlı. Burada bir çok cafe, resim sergisi ve sokağın her iki tarafında bulunan hediyelik eşyacılar mevcut.

Kilisenin arka tarafında kapalı, çok katlı bir alanda Ukraynalı tasarımcıların ve ev yapımı ürünlerin bulunduğu bir Noel Pazarı daha vardı. Burada da yine bolca votka ve çikolata tadımı yapmayı, sıcak şaraptan yeterince ısınmış olsam da üzerinden Ukrayna donanmasının amblemi olan bir kalpak almayı ihmal etmedim.

Katolikler İsa’nın doğuşunu 25 Aralıkta kutlarken Ortodokslar 6 Ocağı kutladıkları için de yılbaşından sonra bir hafta daha kutlamalar sürüyor ve şenlikler, pazarlar devam ediyor. Yani yılbaşından sonraki günlerde de sokaklar akın akın insanlar ile doluydu.

AKILDA KALANLAR

Listemde olan gidemediğim yine birkaç yer kaldı tabii ki. Biri Bao. Ukrayna’nın ilk modern Çin mutfağı restoranıymış. Şefi de oldukça ünlü. Bir de tabii ki ailecek ve genelde sokakalarda sıcak şarap içiyor olduğumuzdan pek bar gezemedik. Loggerhead, Alchemist ve Paravoz gidilmesi gereken speak-easy barlar.

Son olarak Çernobil patlamasının olduğu Çernobil şehri ve Pripyat’ı gezebiliyorsunuz. Bir günü ayırmak gerekiyor. Bir sonraki seyahatimde mutlaka burayı görmek istiyorum.

Her gün mutlaka Noel Pazarı’na uğrayıp konyaklı sıcak şarap eşliğinde sokak lezzetleri denediğimiz, bol bol kilise gezdiğimiz, sokakları keşfettiğimiz, güzel, uzun yemekler yediğimiz ve oldukça fazla votka içtiğimiz bir Kiev seyahati oldu. Yani Kiev; sarışın ve güzel kızlardan çok daha fazlası. Kuzenim Özgür ve eşi Larissa’ya bize rehberlik ve çevirmenlik ettikleri için çok teşekkür ediyorum.

Nazdarovya!

Deniz Orbay.